top of page

Blackbird SR-71 - Mükemmele Yakın

Gary Powers'ın U-2 uçağı, Sovyetlerin füze saldırısı nedeniyle çok ciddi hasar gördü. Powers hasarlı kokpitten kurtulup kendisini sebest bırakana kadar uçak, 70.000 feetten 30.000 feete düştü. 1 Mayıs 1960 günü Soğuk Savaş iyice ısınmaya başlamıştı.


Lockheed'in ileri geliştirme grubu, Burbank'taki Skunk Works'de, yeni bir istihbarat toplayıcı casus uçağı çalışmalarına başlanmıştı. Bu uçağın önceki bütün uçaklardan daha hızlı olması, daha yüksek irtifaya tırmanması ve radara yakalanmaması amaçlanıyordu. Başkan Eisenhower, bu gergin Soğuk Savaş döneminde U-2’nin havadan keşiflerinin stratejik faydalarına derinden değer veriyordu. Ve şimdi, Lockheed'in Washington'daki müşterisinden düşürülemeyecek bir uçak siparişi gelmişti.


Yirminci yüzyılın önde gelen uçak tasarımcılarından Kelly Johnson ve Skunk Works ekibi, kısa sürede, stratejik olarak kritik “imkansız” teknolojiler sağlama konusunda etkileyici bir sicile sahipti. U-2 sadece somut bir örnekti. SkunkWorks grubu kesintisiz görev duygusu, yapması imkansız görülen teknolojik meydan okumalar karşısında yaratıcılığı ve sürekli azmi ile biliniyordu.


Bu yeni uçak, daha önce üretilmiş olan her şeyden farklı bir kategorideydi. Skunk Works bugüne kadarki en zorlu görevini almıştı: daha önce eşi benzeri görülmemiş bu yenilikçi, zorlu, zarar-görmez uçağın sadece yirmi ay içinde uçması isteniyordu.


İlk prototipin hızı 2.000 mph'yi (3218kmh) aşmıştı. Çağın diğer uçakları teorik olarak bu hıza yaklaşabilirdi, ancak yaklaştıktan kısa bir süre sonra patlayarak paramparça olurlardı. Bu yeni uçağın hızını saatlerce koruması gerekiyordu. Fakat bu hızda, atmosfer ile sürtünme geleneksel uçak gövdesini eritecek sıcaklıklar üretiyordu. Uçağın ön kenarlarında beklenen sıcaklıkların 1.000 Fahrenheit'i aşmasıyla, ısı ile başa çıkmak ciddi şekilde tasarım ve malzeme zorlukları yaratmıştı. Titanyum alaşımı, gövde için tek seçenek gibi görünüyordu.

Bununla birlikte, titanyumun, bir uçak inşa etmek için özellikle hassas bir malzeme olduğu kanıtlandı. Kırılgan alaşım yanlış kullanıldığında paramparça oldu. Bu da Skunk Works montaj hattında büyük hayal kırıklığı ve Lockheed makinistleri için yeni eğitim sınıfları anlamına geliyordu. Konvansiyonel kadmiyum kaplama çelik aletler, öğrenildi ki, temas halinde titanyumun kırılgan hale gelmesini sağlıyordu; böylece titanyumdan yeni araçlar tasarlandı ve üretildi.


Sürtünme uçağın ön kenarlarında inanılmaz ısı üretirken, kokpit penceresinin dışındaki ortam sıcaklığı -60 derece Fahrenheit oluyordu. Skunk Works'ten Ben Rich, ısının tüm uçak gövdesinde nasıl dağıtılabileceği sorununu çözmek gece gündüz çalıştı. Daha sonra üniversite derslerinden birinden basit bir ders hatırladı: Siyah boya hem ısı yayar hem de ısıyı emer. Uçak siyaha boyandı ve kısa sürede adı ''Blackbird'' oldu. Orijinal Blackbird, A-12 olarak adlandırıldı ve ilk uçuşunu 30 Nisan 1962'de yaptı. Tek kişilik A-12, daha sonra daha büyük SR-71'e dönüştü ve keşif Sistemleri Görevlisi için ikinci bir koltuk ekledi ve daha fazla yakıt taşıdı. SR-71'in ilk uçuşu 22 Aralık 1964'te yapıldı.


Blackbird’ün radar görüntüsünün boyutunun küçültülmesi, uçağın algılanıp düşürülme olasılığının daha da azalması anlamına geliyordu. İlk test sonuçları iyi olmasına rağmen, Sovyet radar ilerlemelerine dair söylentiler ABD hükümetinin daha da küçük bir radar profili istemesine yol açtı.

Radar sinyallerinden kaçınmak için yüzeylerin yeniden tasarlanması gerekti, motorlar daha ince bir orta kanat pozisyonuna geçti ve boyaya bir radar emici eleman eklendi. Daha sonra Blackbird'ün tam ölçekli bir modeli, Skunk Works'ün Nevada çölündeki gizli konumunda radar testi için bir pilonun üzerine çekildi. Sovyet uydu gözlemlerinden kaçınmak için dikkatle planlanan testlerde, sonuçlar etkileyiciydi: 100 feet'ten daha uzun olan Blackbird modeli, Sovyet radarında bir kuştan daha büyük ancak bir insandan daha küçük görünüyordu. Skunk Works takımı uçağın radar görüntüsünü %90 azaltmıştı.

Blackbird'ün teslimatı, 27 Ekim 1962'de Küba Füze Krizi'nde Binbaşı Rudolph Anderson'ın uçurduğu U-2 uçağında Sovyetler tarafından füze saldırısına maruz kalmasıyla önem kazandı.


Neredeyse her test uçuşunda rekorlar kıran Blackbird, 20 Temmuz 1963'te 78.000 fitlik yükseklikte Mach 3 (Ses hızının üç katı) hızına ulaştı. Fakat zorluklar gelmeye devam etti: Saniyede 3.000 feet ilerlerseniz, navigasyon kurallarını yeniden yazmanız gerekir. Karayolları, nehirler ve metropol alanları gibi geleneksel uçuşlara yönelik görsel referanslar, Blackbird için dağ sıralarıyla, sahil hatlarıyla ve büyük su kütleleriyle değiştirildi.


Blackbird'ü uçurabilmek, inanılmaz bir konsantrasyon gerektiren, yanlış durumda affı olmayan bir işti. Pilotlar karmaşık ve adrenalin dolu sorumlulukları ile sersemlemişlerdi. Albay Jim Wadkins ''85.000 feette Mach 3 hızında bu neredeyse dini bir deneyimdi, Hiçbir şey beni o kadar hızlı uçmaya hazırlayamazdı. Şimdi bile hatırlayınca tüylerim diken diken oluyor'' demişti. Bu hızda ve yükseklikte, en iyi hava savunma sistemlerinin bile Blackbird'ü yakalama şansları yoktu. Blackbird hala dünyanın en hızlı insanlı hava aracı. 1990 yılında emeklilik uçuşunda, Los Angeles'tan Washington'a 67 dakikada uçmuştu.


Yorumlar


  • Twitter
  • Instagram
bottom of page